Boşanan Çiftlerde Çocuğun Velayeti Kime Verilir?

Velayet kavramını “ebeveynlerin velayete ilişkin sorumluluk ifadesi, özellikle müşterek çocuğu bakıp gözetmek, çocukla kişisel ilişki kurup bunu devam ettirmek ve çocuğun eğitim, barınma, yasal temsilciliğini yapmak ve mal varlığını yönetmek, çocuğun manevi ve maddi mutluluk ve refahını güvence altına almayı hedefleyen bir görev ve yetkilerin bütünü” olarak tanımlayabiliriz.

Velayet karı ve/veya kocanın, çocuğun öncelikli olarak bakımı, eğitimi ve temsili olmak üzere faydaları ile bağlantılı hak ve yükümlülüklerini içermekte olup, Türk Medeni Kanununun 335 ila 351’inci maddeleri arasında düzenlenmiştir. Buna göre ana ve babanın yasal olarak evli olduğu hallerde velayet her iki tarafça birlikte kullanılır.

Velayet davalarında mahkemenin istediği uzman görüşü raporu boşanma davalarında velayetin belirlenmesinde önemli bir rol oynar. Boşanmada velayet, müşterek çocuk kendisine bırakılan tarafa ait olur. Bununla birlikte çocuğun korunmasına yönelik önlemlere dair hükümler ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın da çocuk ile kişisel ilişki kurma hakkı saklı kalır.

Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma ile sağlanan sonuçlardan bir tanesi de müşterek çocuğun velayetinin ayrılan eşlerden bir tanesine bırakılmasıdır. Bu düzenleme velayet kavramının ruhunda vardır. Zira velayete sahip olan eş hangi taraf ise çocuğun bakımını üstlenmesi gerekmektedir. Boşanma davasını gören hakimin, ayrılan eşlerin ortak çocuğu olduğu hallerde çocuğun kime bırakılacağı konusunu gerekirse ayrıca konusunda uzman bilirkişiye inceletip hüküm altına alması gerekmektedir.

Arada Anlaşmalı Boşanma Protokülü Varsa…

Eşlerin boşanmasının anlaşmalı olması, yani eşlerin mahkemeye birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin açtığı boşanma davasını kabul etmesi bu mevcut durumda bir değişlik sağlamamaktadır. Mahkemeye birlikte başvuran eşlerin üzerinde uzlaşma sağladıkları tarafların ayrılma koşullarını sağladıkları sözleşmeye “anlaşmalı boşanma protokolü” denmekte olup, müşterek çocuğa sahip olmaları halinde velayet müessesesini de bu protokollerde düzenlerler. Ancak hakim ayrılan eşlerin üzerinde uzlaştıkları “anlaşmalı boşanma protokolü” koşullarına bağlı kalmayıp, müşterek çocuğun yüksek yararını gözeterek protokolde öngörülenden farklı bir şekilde karar verebilir.

Boşanma sonrası karı kocanın velayet hususunda yaşanan uyuşmazlığın müşterek çocuğun stresli olan boşanma sürecine uyumunu zorlaştırırken, konuyla ilgili anne ve baba arasındaki uyum, çocuğun da bu süreci daha kolay ve mutlu geçirmesine neden olur. Çekişmeli boşanma devam ederken taraflar çocuğun velayetinin alınması uğruna çocuğun yüksek yararı olan ruh sağlığını maalesef göz ardı edebiliyor. Böyle durumlarda çocuk kendisine bırakılmayan tarafın sonradan velayetin değiştirilmesine yönelik dava açması da uygulamada çokça karşılaşılan bir durumdur.

Velayet Kime Verilir?

Hakim çocuğun anneye mi yoksa babaya mı bırakılacağına karar verirken, çocuğun yüksek yararı ilkesi doğrultusunda hareket eder. Hakim bu amaçla mahkeme bünyesinde bulunan uzmanlardan görüş alabileceği gibi taraflarda Hukuk Muhakemeleri Kanununun 293’üncü maddesi kapsamında mahkemeye uzman görüşü sunabilir. Dosyanın özelliğine göre, psikiyatrist, psikolog, pedagog, sosyal çalışmacı ve adli tıp uzmanı gibi farklı disiplinlere mensup uzmanlardan görüş alınabilir. Çocuğun Yüksek Menfaati açısından yapılan değerlendirme ve dikkate alınan başlıca etkenleri izleyen şekilde sıralamak mümkündür.

  • Çocuğun yaşı
  • Tarafların çocuğa yönelik geçmiş davranışları
  • Tarafların çocuğa bakma açısından uygun özelliklere sahip olması
  • Çocuğun alıştığı ortamın korunması
  • Mevcut ise kardeşlerin ayrılmaması
  • Çocuğa iyi bir aile ortamı sağlanması
  • Çocuğun diğer tarafla kişisel ilişkisinin gözetilecek olması
  • Çocuğun görüşü

Dava dosyaların özelliğine göre sayılı bu nedenlerden bir tanesi belirleyici konumda olabileceği gibi birçok nedenin bir arada değerlendirilmesi de gerekebilir. Değerlendirme yapılabilmesi için uzmanlar, çocuğun yaşının yeterince büyük olması durumunda çocukla bizzat görüşerek gelişimsel düzeyini, olayları kavrayış şeklini, psikolojik durumunu, sosyal durumunu ve anne ve babasıyla olan ilişki şeklini inceleyebilir. Bu noktada unutulmaması gereken boyut çocuğun henüz idrak yaşında olmamasının uzmanlar tarafından değerlendirmeye alınmasına engel olmayacağıdır. Aksine idrak yaşına varmamış olan, kendilerini sınırlı şekilde ifade edebilen çocuklar ebeveynleri ya da diğer menfaat sahiplerinin yönlendirmeleri doğrultusunda geribildirimde bulunamayacağı sebebiyle, velayetin ne şekilde belirleneceği konusunda daha önemli ipuçları sağlayabilirler. Ancak yaşı küçük olan çocuklar söz konusu olduğunda bu yaş gruplarıyla iletişim konusunda eğitimi mevcut, mesela gerektiği durumlarda oyun terapisi yöntemine başvurabilecek bir uzman tarafından gerekli incelemenin yapılması gerekir. Buna karşılık idrak yaşındaki çocuklarla yapılan görüşmelerde çocuğun samimi iradesini mi yansıttığı yoksa yönlendirme altında mı konuştuğu konusunda ipuçlarının gözden kaçırılmaması, örneğin vücut dili ile sözlü anlatımın tümden dikkate alınarak incelenmesi gerekir. Uzmanların dosyanın özelliğine göre anne ve baba ile, hatta üçüncü kişiler ile de görüşmeler yapması gerekebilir.

3 Yaşındaki Çocuğun Velayeti Kime Verilir?

Çocuğun yüksek menfaati açısından dikkate alınan başlıca etkenlere kısaca bakmak gerekirse, bunların başında çocuğun yaşının geldiği görülür. Yeni doğan ile üç yaş grubundaki çocukların anne bakım ve şefkatine muhtaç olduğu genel geçer bir kabul olup annenin ahlaki açıdan toplumsal normlarla uyuşmayan davranışları, hükümlü olması, hatta seks işçisi olarak çalışıyor olması bile çocuğun kendisine bırakılmasına engel yaratmayabilir. Bu yaş grubundaki müşterek çocukların velayetinin ancak biyolojik iyilikleri bakımından bir risk söz konusu olması, örneğin annenin çok ağır ve/veya bulaşıcı bir hastalığı söz konusu olması halinde babaya bırakılabileceği görülmektedir. Araştırmalar neticesinde bebeklik ile erken çocukluk dönemi arasındaki güvenli anne çocuk birlikteliğinin çocuğun bilişsel ve davranışsal gelişimi açısından olumlu etkileri olduğu tespitine varılmıştır. Bu birlikteliğin sorunlu olması halinde ise erken çocukluk döneminde davranışsal problemlere yol açabilmektedir. Nitekim bağlılık problemi yaşayan çocuklarda zihinsel gelişimlerinin düşük olması, uyku problemleri, sosyalleşme problemleri, agresif davranışlar görülebilmektedir.



5 yorum

  • Mehmet Fidan

    Bilgilendirici bir yazı olmuş, elinize sağlık.

  • Kardelen Ayçam tor

    İyi akşamlar ben eşimle boşanmayı düşünüyorum ama çocuğu bana vermezler diye ödüm kopuyor oğlum 12.12.2014 doğumlu kime verilir çocuk

  • Gülşen

    Merhaba bana yardımcı olurmusunuz 2 aydır eşimden ayriyim bosanacagiz 3 buçuk yaşında kızım var eşim kizimin velayeti alabilmek için elimden geleni yapacağım diyor mahkeme kızımı kime veriri

  • administrator

    Merhabalar, iletişim bilgilerimizde yer alan telefon numaraları ile bizimle irtibata geçerek gerekli hizmeti talep edebilirsiniz.

  • administrator

    Merhabalar, iletişim bilgilerimizde yer alan telefon numaraları ile bizimle irtibata geçerek gerekli hizmeti talep edebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.