İş Sözleşmeleri Ticari İş Niteliğine Haiz Midir?

Yargıtay, işveren ile işçi arasındaki ilişkinin ticari iş vasfında olmayıp İş Kanunu hükümlerine tabi olan bir hizmet akdi olduğunu, bu sebeple Türk Ticaret Kanunun 22. maddesinde bulunan iş sözleşmelerinde yer alan cezai şartın uygulanamayacağını, sözleşmede yer alan cezai şartın Türk Borçlar Kanunu madde 182/3 hükmü uyarınca indirilebileceğini yerleşik içtihadı haline getirmiştir. Öncelikle, aşırı ücret veya cezanın kararlaştırılmış olduğu iddiası ile Türk Borçlar Kanunu madde 182/3 uyarınca indirim talep edilememesinin (Türk Ticaret Kanunu madde 22), ticari işe bağlı bir sonuç olarak düzenlenmemektedir. Ücret ve ceza-i şartın indirilmesini talep edememe, tacir olmanın hüküm ve sonuçlarındandır. Kanunun söz konusu düzenlemeye; “Tacir olmanın hükümleri” başlığı altında yer vermiş olması da bu hususu doğrular mahiyettedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.10.1997 tarihli bir kararında, askerlik hizmeti nedeniyle işten ayrılan ve askerlik hizmetinin bitmesi üzerine tekrar işe alınması için davalı eski işverenine başvuran davacı işçinin talebi işverence kabul görmemiştir. Davacı işçi, Toplu İş Sözleşmesi’nin 16/b maddesinde düzenlenmiş olan “işe almama tazminatının” davalı şirket tarafından kendisine ödenmesini söylemiş, davalı ise “işe almama tazminatının”  Borçlar Kanunu uyarınca indirilmesini talep etmiştir. Toplu İş Sözleşmesinin, askerden dönen işçinin işe alınmaması halinde işverence tazminat ödenmesini öngören düzenlemesinin tipik bir ceza koşulu olduğunu vurgulayan Hukuk Genel Kurulu, tacir olan işveren ile işçi arasındaki ilişkinin ticari iş niteliğinde olmayıp İş Kanunu hükümlerine bağlı bir hizmet sözleşmesi olduğuna, bu nedenle Borçlar Kanunu uyarınca ceza-i şartın indirilebileceğine, bu nedenle de Türk Ticaret Kanununun uygulanmasına yer olmadığına karar vermiştir. Kararda, davalı işçi ile işveren ilişkilerinin kamu düzenine ilişkin olduğu bu nedenle Borçlar Kanununun 182/3 hükmünün davalı tacir açısından uygulanması gerektiği ifade edilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun başka bir kararında ise; davacı işçi, davalı işverenin hizmet akdini süresinden önce haksız olarak feshettiğini iddia ederek iş sözleşmesinin dokuzuncu maddesinde düzenlendiği şekilde “6 aylık ücretin ceza-i şart şeklinde alınmasını” talep etmiştir. Hukuk Genel Kurulu, yukarıda yazılı 15.10.1997 tarihli kararına atıfta bulunarak, tacir olan işveren ile işçi arasındaki ilişkinin ticari iş niteliğinde olmayıp İş Kanunu hükümlerine bağlı hizmet akdi olduğu yönündeki görüşünü yinelemiş ve Türk Ticaret Kanunu madde 22’deki ceza-i şart hükmünün uygulanamayacağına, hâkimin Türk Borçlar Kanunu 182/3 uyarınca fahiş gördüğü ceza-i şarttan kendiliğinden indirim yapması gerektiğine hükmetmiştir. Neticeten iş sözleşmelerinde Türk Ticaret Kanunu 22. Maddesi uygulanmayacaktır.



Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.